Fotoğrafım
Bence tam söyleyecekken yuttuklarımızdır bizi mide fesatı yapan ..

27 Eylül 2010 Pazartesi

Yalnız kovboy


Hayat en güzel filmdir derlerdi de inanmazdım. Gerçekten de öyle. Hiçbir senarist bu kadar başarılı olamazdı,en berbat hissettiğim anlarda bile yüzümü güldüremezdi.

Bugün ortaokul arkadaşlarımla buluştuk. Böyle konuşmayalı aradan çok zaman geçmişti ve herkes artık farklı yolların insanı ve farklı gemilerin kaptanıydı. Gün geçti zaman geçti aradan daha neler neler geçti ama dostluk hiç geçmemiş. Sanki arada hiçbir şey olmamış gibi yaptık sohbetlerimizi. Herkesin beni ertelediği zamanlarda gördüm ki onlar beni hiç ertelememiş. Bir şekilde hayatlarının bir köşesine oturtmuşlar. En güzel manzaraları görmemi sağlamışlar. Onlar bunu hiç okumasalarda onlara burdan teşekkür ederim. Bir şekilde hayatımda hep var oldukları için.

Herkesin beni pas geçtiği zamanlarda bile bir tek yalnızlık pas geçmezdi beni. Değişmeyen bir kuraldı bu hayatımda. Ben hep tek tabancaydım. Yalnız kovboydum işte.
Herkes bunu bilirdi. Ama kalabalığı yanlış yerde aramakmış yalnızlık. Bugün bunu anladım. En büyük aptallık çevren bu kadar kalabalıkken yalnız kalmak sanırdım ama değilmiş.Her gün bir nefes kadar yakın bir telefon kadar uzağında dostların varken yeni dostlara yelken açmakmış en büyük aptallık.

Sonuçta hiçbir şekilde tatmin olamıyorsun ama sen mide fesatısın çünkü. Bu dünya mideni bulandırdı ve kusmadan rahatlayamayacaksın. Kusmak için bile olsa sana avucunu açan candan dostların varken fesat fesat ortalar da dolaşmakmış en büyük aptallık. Sen,yalnız kovboy. Tek tabancasın ve hayatın hep tek atımlık. Dostluklar bile tek porsiyon hayatında. Oysa bu dünyada yataklar bile çift kişilik yapıldıktan sonra insanlar bile dünyaya çifter çifter geliyorsa zaten yalnız kalamazsın. Hayata kızma yalnız kovboy. Kendine kız. Kalabalığı yanlış yerde arama. İçinde ara. Dostlarım dediğin kimse düşmanların da onlardır. Dostlar en ummadık zamanlarda sevgilerini cömertçe paylaşan arkadaşlardır. Sizi seviyorum candan dostlar. Aradığım şey buydu. Günlerdir söylemek istediğim yapmak istediğim şeyler buydu.


Dinlediğin için teşekkürler ...

Sayende biraz kustum ve rahatladım. Ama sen de biliyorsun ben iflah olmaz bir mide fesatıyım :))





Mide Fesatı ..

24 Eylül 2010 Cuma

Seneye Bugün



Geçen sene bugün kendi kendime "Kim bilir seneye bugün nerede,ne düşünüyor olacağım." demiştim. Umutsuzluktan değil,meraktan da değil. Bir beklentim olduğundan. Aslında sonsuz kadar uzun gelen bir süre sonunda değişenlerin olacağına inandığımdan. Geçen sene bugün bunları düşünen,bekleyen,heveslenen,ümitlenen kız sonunun yine aynı bekleyiş olacağını bilebilir miydi?

En kötü ihtimale bile sırtımı dönmemiştim.Bütün ihtimalleri kucaklamıştım. Onları kucaklamak bir umudu kucaklamak gibiydi. O zamanlar bütün ihtimaller güzel umutlardı benim için. Seneye bugün yaşayacağım şeyin umutsuzluk olacağını bilebilir miydim? Hiç kimse bilemezdi. Ben de bilemedim. Yine bir yağmurlu günde aynı sokağa bakıp aynı şeyi özlemle bekleyeceğimi de bilemedim.

İşte. Bu sene. Bugün. Yine. Burdayım.


Oysa seneye bugünü düşündüğümde buraya güzel şeyler yazmayı da düşünürdüm. Beğendiğim bir şiiri buraya yazıp tüm kötü düşünceleri de kurutup bir kitap arasında unutmak isterdim. Tüm kötü düşüncelerim,tüm unutmak istediklerim bir oldular ben güzel düşler kurarken onlar hayallerime el salladılar uzaktan.

Unutmak istediklerim benim,hayallerim başkalarının oldu.
Sonunda herkes memnun oldu.
Herkes mutlu oldu.


Ben olamadım.




Mide Fesatı ..

21 Eylül 2010 Salı

Rüzgarın Kızı


“…Durduk yerde bir gün hayatını değiştirmek için bir fırsat verirler sana. Ve sen hayatında bir dönüm noktası aramaya başlarsın. Her gün böyle bir fırsat geçmez eline, bilirsin. Değerlendirmek için bir yol bulmaya çalışırsın. Bu yol gözlerini ne kadar kör etse de hayatından ne çok şeyi alıp götüreceğini bilsen de artık eskisi gibi hiçbir şeyden habersiz küçük kız olamayacağını bilsen de göze alırsın hepsini. İnandıkların uğruna, beklentilerin uğruna, hayallerinin uğruna savaşırsın.

Zordur hayat, zordur savaşmak. Çünkü hayallerin, inandıkların, sevdiklerin, değer verdiklerin vardır bir yanda. Diğer yanda uğruna yürünmeyi bekleyen yollar, aşılmayı bekleyen engeller, yoluna taş koyan gerçekler vardır. Şartlar vardır. Bilirsin. Hepimizin baş etmek zorunda olduğu hayat şartları… Yapabileceklerini sınırlayan şartlar. Bir gün durduk yerde onların hepsini aşmak istersin, arkanda bırakmak istersin. Bundan sonraki yaşamının nerede, nasıl, kimlerle, hangi baş belası şartlar altında olacağını belirlemek istersin. Çabaların bir sonuç versin istersin.

Deniz ne kadar dalgalı olursa olsun ufak bir yelkenlide yol almaktır hayalin . Yıllarca hasretle baktığın ufuklara ve onların ardına gitmektir amacın. Belki de hayattan tek beklentin budur aslında. Çok da bir şey değil dersin kendi kendine. Ufak bir yelkenlide gidebildiğin kadar gitmek… Artık hayatını seni sınırlayan şartlar, imkânlar hatta bazen imkânsızlıkların olmadığı bir yere gitmektir tek hayalin. Evet, evet çok da bir şey değil aslında. Hayattan tek istediğin buysa eğer. Çok da büyük bir şey değil bir yelkenliye atlayıp ufuklara yol almak. Deniz ne kadar dalgalı olursa olsun, rüzgâr ne kadar yoluna engel koyarsa koysun.

Tam yola çıkacağın anda, hazırlıklar başladığında öyle durduk yere birden denizin ne çok dalgalı olduğunu görürsün. Ufak bir yelkenliyle yola çıkmanın ne zor olduğunu. O anda geride bıraktıkların aklına gelir. Bir öğüdün hayali kulaklarına dolar. Ne demişti baban?

“Rüzgar her zaman senin yelkenlerini doldurmaz. Bazen sen onu arkana alıp gitmeyi bilmelisin.”

Rüzgarı da arkana alıp git rüzgarın kızı. Aslında bir yelkenliye bile ihtiyacın yok biliyorsun.

O kocaman yüreğine doldur rüzgarını. Git istediğin yere.
Rüzgarın bir kitabın sayfalarını çevirdiği gibi. Rüzgarınla yeni sayfalar aç kendine…”



Mide Fesatı ..