Fotoğrafım
Bence tam söyleyecekken yuttuklarımızdır bizi mide fesatı yapan ..

19 Ocak 2011 Çarşamba

Olmayınca Olmuyor




Bugün yine sana dökülmeye geldim blog. İçimi döküp nefretimi kusup fesat midemi boşaltıp kendime geri dönmeyi düşünüyorum her zamanki gibi. Bunun için gelip gidiyor parmaklarım klavyeye. Geçen hafta,ondan önceki hafta da çok gelip gitti ama nedense bir türlü hissettiklerimi aklımda toplanıp parmaklarımın ucuna gelmedi. Yanıp sönen şu imleç gibi bir parladı bir söndü fikirlerim,hislerim. Melankolik halde buldum bazen kendimi.İşte o zaman da kustuklarım içine dert olsun istemedim.Kendi pisliğimi kendim temizlemeliydim. Öyle de yaptım.

Aradan yeni yıl geçti bir de. Her zaman ki gibi yeni kararlar falan alındı. Her zamanki gibi bazı şeylerin değişeceğine gerektiğinden fazla inanıldı. Ve daha bir ay bile çıkmadan değişmediği açıkça görüldü vs. Zaten bu yeni yıl yeni kararlar olayını çok abartıyoruz bence. 2010'un peşine taktığımız bütün hayaller gerçekleşti de sanki 2011'in peşine umutlar takıyoruz.2010'un gidişini kutlayıp 2011'i daha ilk saatlerinden haddinden fazla sevip benimsiyoruz. Oysa geçip gidenin yeni gelenden ne farkı var ki? Her seferinde "Bu yıl benim yılım olacak." diyorsun. Burçların yıllık yorumlarını falan okuyorsun. Yeni yıla nasıl girersen öyle geçermiş saçmalığının peşine düşüp inatla kendi kendini mutlu olduğuna inandırıyorsun. Ama zorlama olmuyor tabi. Ismarlama değil hiçbir şey hayatta.

Kader diye bir şey var bir de. Olmayınca olmuyor deyip bırakmak lazım aslında. Olmayınca olmuyor çünkü gerçekten. En çok istediğini alamıyorsun hayattan. Bazen savaşsan da alamıyorsun. Bakıyorsun ki senin verdiğin emeğin onda birini bile vermemiş insanlar gökdelenlerde oturup gülüyorlar haline. Sense bir arpa boyu yol alamamışsın. Başarı desen olmuyor,şans desen içine sinmiyor. Kader diyorsun sen de. Benim için önceden yazılmış bir hayat var. Bende bunu yaşıyorum diyorsun. Deyip avunuyorsun. Avunuyorsun da ne oluyor? Geçiyor sanki.

Bazı insanların da kaderinde kendi filminde figüran olmak var. Roller dağıtılırken adil davranmamışlar. Senaryoyu da başkaları yazmış. Değiştiremiyorsun. Oynamak düşüyor sana sadece. Rol yapmak. Mutluymuşsun gibi. Kimse kırılmasın diye. Kimsenin derdine dert olmamak için. Görevini doğru yapamamış çok insan varken hayatta faturayı sana kesiyorlar. Sende itiraz etmekten, hep haksızlık edilen taraf olmaktan, hakkını arayan taraf olmaktan sıkıldın. Sadece huzur istiyorsun. Sessizce rolünü oynuyorsun.

"İnsan kaderini değiştirebilir mi?" sorusunun tek başına cevabısın. "Senin için önceden yazılmış bir hayat varsa başka bir hayat yaşabilir misin?" diye düşünüyorsun hep. Belki de bu uğraş bu yüzden bir sonuç vermiyor. Belki de yaşadıkların bu yüzden sana bir türlü geri dönemiyor. Belki "ilahi adalet" bölümünde çok sıra var. Herkesin yüzünü güldüren şeyin bir türlü sana yaramasının sebebi bu belki de. Herkese sana sıra geliyor. Bir türlü sana sıra gelmiyor.

Bütün o hevesler kursağında bütün o beklediklerin yollarda dağınık.. Herkes toparlanmış o yüzden. Bir sen toparlanamamışsın.
"Kader." diyeceksin yavaşça. İnadın kırılacak. Onaramamaktan korkup koltuğunun altına alacaksın. "Kader bu. Olmayınca olmuyor."

Ama olmazsa da olmuyor.








Mide Fesatı ..