Fotoğrafım
Bence tam söyleyecekken yuttuklarımızdır bizi mide fesatı yapan ..

9 Ocak 2014 Perşembe

Dikenleri Kırma Gecesi

Tam söyleyecekken yuttuğumuz şeyler için çalsınlar bu gece. Onların hayatlarımızdan boşaltıp kendi kadehlerine doldurdukları mutluluklarına çalsınlar.Konuşamadığımız,içime akıttığımız ne varsa doldursun şimdi bardaklarımızı. İçimize doldurduklarını boşalt. Bu gece bardaklar dolsun çocuk. Kaldır kadehini,bu dikenleri kırma gecesi... O bardak çınlayacak çocuk!






2 Ocak 2014 Perşembe

Kadın Adam





Değil miydi diye sordu
Kadın
Yutkunduğu şey mutsuzluk olabilir miydi?
Yalnızlık hani en büyük çaresizlikti de
Çaresiz kalmak da en büyük yalnızlık mıydı?
Değil miydi diye sordu
Kadın


Daha en başında
Adam
Bıraktığı şey pervasızlığı olabilir miydi?
Aranan her cevap gidilecek bir yoldu da
Gidilecek her yol aranan cevap değildiyse ya?
Daha en başında
Adam


Mide Fesatı

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Günaydın,geri döndüm






Günaydın şarkısı



Günaydın.

Yazmayalı belki bir sene oldu. Bu bloga bir daha döneceğimi hiç düşünmezdim. Öyle dolu ki burası yazmaya başlarsam onları tekrar sırtıma alırmışım gibi geldi. Ama öyle değil bu sefer. Bu sefer başka.

Bu sefer bir bir atıyorum dertleri sırtımdan. Halledemiyorum ama kurtuluyorum. Birilerine havale ediyorum,birilerinde unutuyorum hep ve aynı biçimde uzaklaştırıyorum. Hiçbir zaman yok olmuyorlar elbette sadece uzak oluyorlar. Olsun,sırtımda değiller artık. "Alıştım" diyerek geçiştirdiğim binlerce yara var. Alışmak çaresizliğin diğer bir adı. Hiçbir şeye alışamazsın,unutursun. Unutmuş gibi yaparsın.

Zaman dost değil düşman aslında. Bize çaresizliklerimizi unutturduğu için. Bizi mutsuzluklarımıza alıştırdığı için. Kabullenmemizi dayattığı ve acılarımızın üstünü kapadığı için. Sırf böyle olduğu için yaşadıklarımızdan aldığımız darbeleri unutup aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyor,garip bir döngüde kaybolana kadar dönüp duruyoruz. Öyle yalnız öyle kaybolmuş oluyoruz ki hatalardan ders almadığımızda bile yine kendimizi suçluyoruz. Yalnızız çünkü hatalar beraber yapılır ama yanılan her zaman tek kişidir.

Öyle bile olsa kendimde bir kuvvet buldum ve içimde yazmaya devam etmek isteyen bir şeyleri keşfettim.Devam edeceğim. Ama sık ama zor ama kolay. Pes etmedikçe güçleşiyor belki ama devam etmek bana yaşadığımı hissettiren tek şey.

Geri döndüm.

Mide Fesatı

6 Haziran 2012 Çarşamba

Benden bu kadar

Nelerde kaldım? Nerelerdeyim? Nelerleyim?

Bilmiyorum. Büyük ihtimalle bu yıl sınıfta kaldım.Çok büyük ihtimalle aileme bunu kabul ettirmek çok zor olacak. Hayat elimizden tutmadığı gibi uygun bir durakta da bırakmadı ki biz yolumuzu bulalım. Her şey mi böylesine zor? Hepsi mi böylesine karmaşık? Ya ben kendimi koskoca bir dönem boyunca kandırdım yada en iyi ihtimalle başarılamayacak bir şeyin peşinden çok koştum,yoruldum. Hayat çıkmazlarına alışamadığım gibi kendi önüme bariyerler koyma aptallığıma da alışamadım.Üstüne alkış tutacak değilim ya bir de.N yalan söyleyeyim kayboldum.

Geçen bir yılı düşündüm.Üniversitede geçen bir yılı.Hani o hayallerimiz,mutluluklarımız,sarhoşluklarımız...
Bundan sonra hep mi böyle olacak?

Ne istiyorum bilmiyorum.Ne yapacağımı,ne hayal edeceğimi,ne için çalışacağımı bilmiyorum.Yoruldum.Dahası kayboldum.

Kendimi aramaktan da bıktım artık.Okulu bırakmak en mantıklısı.

Benden bu kadar.Yol buraya kadarmış.İnceldiği yerden kopar.Nokta.

18 Mayıs 2012 Cuma

Her gidişin bir dönüşü varmış





Eşlik edici :)




Her gidişin bir dönüşü varmış gibi yaptığımız günlerdi. Vedalardan nefret ediyordum.Her vedadan sonra yeniden görüşeceğimizi biliyordum içimde,bir yerlerde. Bir gün yine öylesine bir vedada,adı veda konmuş diye,görüşeceğimizi biliyorum diyerek ayrıldığım birini bir daha hiç göremedim. Sonsuzluk kadar uzun veda etmiş meğer bana. İçimde bir yerler parçalandı,camı çerçevesi tuzla buz oldu odalarımın.Sonra derin derin nefesler..

Göz görmedi,gönül kabullendi. Araya sadece mesafeler değil yabancılar,yıllar hatta onsuz hayaller girdi. Onu göremedim. Başkalarına söz verirken yakaladım kendimi. Hayatıma kaldığı yerden devam ederken yakaladım. Bilinmeyen bir şekilde kendimi suçlu,gideni çaresiz hissettim. Hiç giden olmamıştım vedalarda. Kalan olmuştum hep. Hani o ağır ağır hayatına kaldığı yerden devam eden..

Bir gün bir cam kenarında buldum kendimi. Ardımda yol çizgileri,elimde tek gidişlik bir bilet… Hayatına kaldığı yerden devam etme palavrasına hiç inanmamıştım zaten. Kırık yanımı duvara yasladım ve düşündüm. Giderken ardında bir tek yol çizgilerini bırakmıyor insan. Yine her gidişin bir dönüşü varmış gibi yaptım. Dönen aynı dönmüyor,kalan aynı kalmıyor. Vedalardan nefret ederdim. Çünkü vedalaşanlar tekrar buluşsa bile aynı insanlar olmazlar. Bir şekilde hep temelli ayrılıklardı vedalar. Ardımda yol çizgilerinden başka şeyler de bıraktığımı anladığımda fark ettim kalan olmanın acısını. Çünkü hiç giden olmamıştım.
O kağıdı masaya bırakıp çıkıp gittiğinde anladım. Kalbim hiç böyle yorulmamıştı. Tuzla buz olmuş cam çerçeve bıraktın bir tek.

Gözlerinde bir parça bile ayrılık göremedim. Sevinmeli miydim bilemiyorum,gözlerinde göremediğim ayrılığın yerinde veda da yoktu. Vedalar sadece değer verdiklerine ayırdığın kıymetli dakikalardır. Gözlerinde veda yoktu. Gözlerinde aşk da yoktu. Sadece o kağıdı masaya bıraktın. Dönüp arkana bir kez baksaydın hiçbir şey değişmezdi,biliyorum. Ama dönüp arkana bir kez baksaydın ne olurdu?
Bütün hayal kırıklıklarımı,bir senenin yorgunluğunu tekerlekli bavuluma kapattım. Denizaşırı yollar gidiyorum şimdi. Seninse denizlerin yok. Uzun bacaklı kızların,kül tablanda küllerin,sana göre olmayan arkadaşların var. Tekerlekli bavuluma kapattım hepsini seninle beraber. Üç deniz aşacağım,daha şimdiden yorgunum.

Ve kendimi hayatıma kaldığı yerden devam ederken yakalıyorum. Kaldığı yerden devam etmek palavrasına inanmazken... İzin vereceğim ki aştığım denizler iyileştirsin beni. Uzun bacaklı kızlarını,yarım bıraktığın sigaranı unutayım. İzin vereceğim ki o yollar içimden geçsin. Seni bıraktığım yerlere bir daha dönmeyeyim. Vedalardan nefret ederdim. Giden olmadım hiç. Ama bir gün bir gam kenarında buldum kendimi. Elimde tek gidişlik biletim,elimde tekerlekli bavulum. Bir daha görüşürüz nasılsa. Her gidişin bir dönüşü varmış gibi yaparız.


Mide Fesatı

27 Ekim 2011 Perşembe

Buralardayım



Hala acemiyim.Burdan dinleyelim.

Nelerde bu kız ya dedin değil mi? Nelerde, ne yer ne içer,kimlerle konuşur,nelere surat asar ve nelere kırılır kalbi? Kim bilir kimlere neden kapanır kapıları?

Çok düşünmüşsün beni blog.Ama gereksiz.Hayallerimin yanından bile geçmeyen bir yerde denizi asla göremeyecek bir yurt odasındayım. Geri dönüş yolları kapalı. Son nefesimi verene kadar çırpınmaya devam ediyorum.Hayallerimin büyüklüğü altında mı ezildim kaldım yada o lanet egomun tavan yapması sonucunda mı yıkıldı o tavan başıma bilemiyorum. Buralarda bir yerdeyim işte. Kör,topal,sağır,dilsiz olsan da yaşıyorsun. Kalbi kırık yada üzgün olsan da yaşıyorsun. İçine atsan da doluyorsun her gün bir kenara koyup biriktirsen de yaşıyorsun. Ben de öyleyim işte. Ama buradayım,yaşıyorum.

Kimsenin çok da önemsemediği bu saçma dünyama değişik birkaç bir şey katma çabasındayım son zamanlarda. İzmir beni boğuyor. Tınaztepe rezil. Bilmiyorum bir hayat daha kötü nasıl olabilir? Bilemiyorum nasıl bir koşuşturmaca bu kadar yorabilir insanı? Bilemiyorum.

Neşeli bir yanım var ki sağolsun benden öte benden ziyade tutmuş diyor ki "Amaaan boşver fesat,başka bir şehirdesin artık. Yeniden,yine,tekrar başla.Bir sürü değişik yer gez,başka insanlar tanı hatta birine aşık ol,sayısız kitaplar oku,fotoğraf çek,film izle,git denize yakın bir yere çay iç, kendini dinle."

Haklı aslında o da kendince.Hayatım kendime acımaktan farklı yürüsün istiyor. Ben burda oturmuş kendime acırken acılarım her yanıma batarken başkaları mutluluk sarhoşu belki.Başkaları dağıttı,umursamayı çoktan bıraktı artık çok mutlulardır belki.

Geriye dönüp sayfaları karıştırmaktan yenilerini yazamadım ben blog. Hayatın ne çok kazığını yediysem artık mide fesatı oldum.Hala başa sarıp sarıp yediğim kazıklara bakıyorum. Doyamadım mı ne?

Tek faaliyetim bira fm'de biraları devirmek,kendime şarkılar tutmak ve bunlara farklı anlamlar bulmak. Başka da bir hareketim yok. Yalnızım,sıkıldım. Bazen diyorum ki hayal etmek hepsinden güzelmiş. Hayatta iki trajedi vardır. Biri hayalinin gerçekleşmesi diğeri de gerçekleşmemesi. Söz bunun gibi bir şeydi. Hatırlamıyorum. Ne kadar hatırlamasam da yürekten katılıyorum.Evimi özledim,hep hayaller kurduğum o penceremi özledim. Hafiften esen rüzgarımı,batarken güneşin denizdeki yansımalarını,annemin evi doldurduğu yemek kokusunu özledim.

Burda her şey yapmacıklık kokuyor çünkü. Hep bir savaş bir yenilgi diye gidiyor çünkü. Cephaneme silah yetiştiremiyorum hatta artık. Aslında böyle bir isteğim de kalmadı son zamanlarda.

Haa hala soruyorsan nerdesin diye,burdayım. Yaşıyorum.
Kimlere nelere surat asıyorum ve nelere kırılıyor kalbim,kim bilir kimlere neden kapanıyor kapılarım bende bilmiyorum.

Ama soruyorsan eğer neredesin diye.
Buralardayım hala.
Dua et de çok sürmesin.



Mide Fesatı ..

11 Ağustos 2011 Perşembe

Hayallerini Yak Evi Isıt





Sevgim seni yurduna getirdi:
tuzak ev,dilsiz baba,yenik anne...
İşte hepsi bu...
Hayallerini yak,evi ısıt.
Gideceğin en büyük oda arka odan.
İçerden sesleri geliyor annenle babanın,
yanlış ilişkiler ayaklarını yerden kesiyor.
Artık biliyorsun çarpınca duvara ne kadar
acıyacağını kalbinin.
Sevgim seni yurduna getirdi...

Arkadaşların çok uzaklara gitti.
Sevmeden seviştiler özgürlük adına
Kaptırmadan kendilerini hiçbir şeye,
bütün hazları tattılar.
Sense evinde kaldın,
acıları gömme töreninde.
Katı kuralların vardı,
tutucuydun onlara göre.

Döndüler sonra birer birer
sana sordular yine de kaderlerini.
neydi yaşamak, neydi hayatın anlamı...

Bütün yanlış ilişkiler seni yurduna getirdi.
Artık biliyorsun yere düşünce ne kadar
acıyacağını kalbinin.
Sevgim seni yurduna getirdi.

CEZMİ ERSÖZ